Bir çoğumuz evimizden çok iş yerimizde vakit geçiriyoruz. Sabah kapıdan girdiğimiz ofisten bazen akşam geç saatlere kadar çıkmak mümkün olmuyor. Hele bir de patronunuz elemanlarının özel hayatlarının, eşlerinin, çocuklarının, iş dışında arkadaşlarının olduğunu unutuyorlarsa vay halinize.
Ama bugün işin biraz eğlenceli bölümüne bakalım derim. Geçenlerde bana gönderilen bir maili sizlerle paylaşmak isterim. Yazarı kimdir bilmiyorum ama arkadaşın ellerine sağlık diyorum.
Çalış Allah çalış saat gecenin onu olmuş,
Patron saat dokuza mesai koymuş,
Hem zaten bulamam bu saatte dolmuş,
Ne gidicem eve yatarın ben ofiste!
Leventte deli gibi trafik,
Zaten evde de sular kesik,
Yarın sabah erkenden işbaşı,
Ne gidicem eve yatarım ben ofiste!
Saat olmuş neredeyse yirmibir,
Işıklar bile sönmüş ofiste bir bir,
Eve gidişim en az onbir,
Ne gidicem eve yatarım ben ofiste!
Ofis bir mekandır, bilene güzel bir ev,
Gece ne cin olur, ne cüce ne bir dev,
Açarım tüm ışıkları, sanki kuşum kümeste,
Ne gidicem eve yatarım ben ofiste!
Fazla mesai falan yok bizim şirkette,
Lakin beleşe akşam yemeği verilmekte,
Toplantı odasında da plazma tv mis gibi,
Ne gidicem eve yatarım ben ofiste!
Müdürün odasında deriden bi kanepe,
Gerçi biraz dar ama ederim artık idare,
Kahve makinesi de olacaktı bir yerde,
Ne gidicem eve yatarım ben ofiste!
Ne güzel otobüsümüzdün sen 500T,
Güzergahın uzunluğu 62 kilometre,
Oksijensiz solunumu öğrendim senin içinde,
Ne gidicem eve yatarım ben ofiste!
Telefon çalar tam da çıkma vaktinde,
Patron emir verir, başlıycam böyle işe be!
Taksim, Nişantaşı fıkır fıkır kaynarken bu saatte,
Ne işim var ofiste, basar giderim ben evimeJ
Ben derim ki “Çalışmak İçin Yaşamayın, Daha İyi Yaşamak İçin Çalışın”
|